Site İçi Arama
Bizi Takip Edin!

Haberler

BASINA VE KAMUOYUNA

BASINA VE KAMUOYUNA

BASINA VE KAMUOYUNA

           

            Türkiye Cumhuriyeti , ulus devlet inşa sürecini ,Türklük ve Sünni Hanefi Müslüman din anlayışı çerçevesinde   şekillendirirken  Aleviler’ i bir ulusal güvenlik tehdidi  olarak  görmüş ve görmeye devam etmektedir.    

            Bu anlayışla 19-26 Aralık 1978 de Kahramanmaraş ‘ta belleğimize yerleştirdiği yakın tarihin en acımasız ,en vahşi katliamlardan birisini “Allah adına savaşa” diyerek organize etmiştir. Resmi verilere göre 150-200, resmi olmayan verilere göre ise 500 Alevinin öldürüldüğü olayda Alevilere ait yaklaşık 200 ev ve 100 işyeri yakılmış, yağmalanmış ve tahrip edilmiştir. Önemli bir diğer nokta ise Maraş’ta yaşayan çok sayıda Alevi malını mülkünü acilen ve çok ucuza elden çıkararak kentten ayrılmak zorunda kalmıştır 23 yıl süren yargılama sonucunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapis cezasına çarptırılmıştır. Katliamda önemli sorumlulukları olan 68 kişiye yargılamak için ulaşmak bile mümkün olmamıştır. Ancak Sıkıyönetim mahkemesinin kararı Yargıtay tarafından bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonucunda idam cezaları uygulanmadığı gibi sorumlular  milletvekili olarak Meclise girmişlerdir. Üstelik mağdurların üç avukatı Ceyhun Can 10 Eylül 1979 da, Halil Sıtkı Güllüoğlu 3 Şubat 1980 de ve Ahmet Albay 3 Mayıs 1980 de öldürülmüştür.           

            Günümüz koşullarında bir ülkenin demokratik olup olmadığının en temel ölçütlerinden birisi geçmişi ile yüzleşip yüzleşmediğidir. Kerbela’ dan Sivas’a kadar uzanan süreçte  belleğimizi katliamlarla inşa etmeyi devlet politikası olarak kabullenen iktidarların bugüne kadar hiçbir şekilde geçmişle hesaplaşmaması , gerçek katillleri bul(a)maması ve özensiz bir şekilde unutturmaya çalışması Alevi toplumunu derinden yaralamış, devlete güvensizliğini artırmış ve tetikte beklemesine sebep olmuştur.     

            Biz Alevilerin talep ettiği tek şey yaşadığımız tüm katliamların soruşturulması ve aydınlatılmasıdır.Sorumluluğu olan herkes  katliamlarla yüzleşmeli ve elini taşın altına koyarak toplumsal barışa katkı sunmalıdır.Tekçi anlayışı değil,çeşitliliği savunuyoruz.Bunu Alevi olduğumuz için değil yurttaş olduğumuz için istiyoruz.  

           

            Siyasal değil ,Toplumsal barışı savunuyoruz.

 

                                                                  HACI BEKTAŞ VELİ ANADOLU KÜLTÜR VAKFI

                                                                                           GENEL MERKEZİ